13 Ekim 2016 Perşembe

Zaman

Zamana karşı yarışıyoruz. Hepimiz. Pişman mıyım? Bilmiyorum. Zamana inanmıyorum. Ona karşı yarışmak saçma kalıyor. Zaman bizim algımız. Güneş doğuyor, ay çıkıyor ve biz zaman geçti diyoruz. Kolumuzda, duvarlarda saatler, takvimlerde sayfalar bu akışı bölüyor. İnsan zavallı bir yaratık bazen. Akışı bölmeden yapamıyoruz. Baş edemiyoruz. Bölmeyi parsellemeyi seviyoruz. Kontrol duygusu veriyor. Ülkeleri bölüyoruz. Burası senin burası benim diyoruz. Ama kuşlar akıyor. Pasaportsuz sınırları geçiyorlar. Sınırlar gerçekten var mı? Gerçek olan ne var? Gerçek diye bir şeye neden ihtiyaç duyuyoruz? Yine kontrol. Kontrol edemeyeceğimiz bir dünyayı kontrol etmeye çalışmak saçmalık. Saçmalıyoruz. Gerçek diyoruz. Hatta susmuyoruz, sürekli birbirimize bu gerçeği anlatmaya çalışıyoruz. Bazen susmak istiyorum. Susup hiç konuşmamak. Dersin ortasında boşverin bunları demek istiyorum. Amma çok konuşuyoruz. Bildiklerimizi amma çok anlatıyoruz. Gerçek miş gibi. Şu anda ben bunu yazarken, bir başka ben de uyuyordur belki de, bir diğeri bir yerde dans ediyor, bir diğeri şarkı söylüyordur. Belki bir sporcu bile vardır aramızda. Akmak güzel birşey ama tabi dağılırdı herkes. O kadar abarttık ki çocuklar gibi bize söylenenleri yapıyor, doğru ve yanlış kutularını açıp komutları uyguluyoruz. Kaç kişi gerçekten özgür ki biz kölelerden bahsedebiliyoruz? Hepimiz köle değil miyiz? Kendi zihnimizin, saatlerin. Bir de zaman yönetimi diye bir eğitim vermiştim. Komik. Olmayan, elle tutulmayan birşeyi nasıl yönetirsin ki? Zaman sadece biz ona isim koyduğumuz için var. Adına saat, dakika dedik. Dün dedik, yarın dedik, akşam ve sabah dedik. Şu anda dışarıda hava karardı...bunun sabah olmadığını gerçekten kim söyleyebilir ki?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder