21 Ekim 2016 Cuma

Edepli

Edepli. Ne kötü bir günde geldi bu kart. Değilim. Yalaaaan! diyen o salak iç sesimi de şöyle bir duvara fırlatasım var. Edepliyim, hem de çok. Anneannem bize Adabı Muaşeret kitabını okuturdu. Saçlarınız ıslak olmasın misafirin karşısına çıkınca, fazla gülmeyin...genç kızlar o kadar gülmez, tırnaklarınız temiz olsun, eteğinizde sökük olmasın. Ay her yerim sökük olsa kime ne be! Ne edebi. Hepimizin içinden çıkmayı bekleyen o edepsiz kadını istiyorum. Şöyle ağızını yaya yaya konuşsa, dilimin ucuna kadar geldi ama demedimleri olmasa. Aklına geleni ağızı söylese. Salaksın sen dese birisine, beceriksiz dese. Dekoltesi çok, dili bozuk olsa. Olsa da çıkmıyor işte. Şu arasıra gelen psikosomatik nefes bozukluğumun sebebi o edepli kadın olmasın. İçeride bekliyor. Gardiyan gibi. Nefesimi yokluyor. Fazla coşku iyi değildir, yaşamı öyle kocaman kocaman almayacaksın içine. İçinden çıkmayın bekleyen o coşkuyu da tıkmak gerekir tekrar içeriye diyor. Ay bu karı hiç yorulmuyor. Yıllardır habire çalışıyor. Uyku da uyumaz ki bu, o uyurken kaçayım. Kaçmak. Gecenin bir saatinde herkes uykudayken kaçmak, arabayı ittirerek köşeye kadar yürütüp orada kontağı açmak ve gecenin içinde kaybolup sabaha kimse uyanmadan dönmek. Ablam öyle yapardı. Ben de bekçi gibi dönmesini beklerdim. O zaman da varmış bu edepli orospu. Babamlar fark etmesin diye çok uğraşırdım. Bir sabah geç geldi. Eve çabuk girsin diye kapıyı açtım. Babam "Kim var orada?" dedi. "Ben." dedim. "Kediyi dışarı çıkartıyordum" dedim. Babam merdivenleri çıkıp odasına giderken kedi yanından geçip aşağıya iniyordu.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder